-
1 engel
engel Hindernis n; Barriere f;-e engel olmak behindern (A);engel sınavı Sonderprüfung f (als 2. Wiederholungsprüfung) -
2 alıkoymak
vt1) ( bir süre için bir yerde tutmak) aufhalten, hinhaltenbirini bir şey yapmaktan \alıkoymak jdn davon abhalten, etw zu tunbirini gitmekten/yazmaktan \alıkoymak jdn am Gehen/Schreiben hindern3) ( ayırıp saklamak) einbehaltenbu kitabı sizin için alıkoydum ich habe dieses Buch für Sie zurückgelegt4) birini yemeğe \alıkoymak jdn zum Essen dabehalten -
3 çelmek
-
4 görme
görme s2) Sicht fbirinin \görmesine engel olmak jdm die Sicht versperrengerçekleri tek yanlı \görme eine einseitige Sicht der Dinge -
5 ket
-
6 saklamak
vt1) behalten2) aufbewahrenparalarını kasada saklıyor er bewahrt sein Geld im Safe auf3) ( görünmesine engel olmak) versteckenbir şeyi birinden \saklamak etw vor jdm geheim haltenAllah saklasın! Gott bewahre! -
7 mâni
→ engel Hindernis ntbir şeye \mâni olmak etw verhindernbirinin bir şey(i) yapmasına \mâni olmak jdn daran hindern, etw zu tun, jdn davon abhalten, etw zu tun -
8 yetişmek
vi1) ( ulaşmak) erreichen (-e)otobüse yetiştim ich habe den Bus noch erreicht2) ( bitki) wachsenyabani olarak \yetişmek wild wachsen3) ( büyümek) aufwachsen, heranwachsen4) ( sonradan katılmak) einholen (-e)5) ( kâfi gelmek) ausreichen, reichen (-e für)bu para yetişir das Geld reicht aus6) ( uzanıp dokunabilmek) erreichen (-e), drankommen, herankommen7) ( öğrenmek) lernen8) ( hazır olmak) fertig seinbu giysi yarına yetişmeli dieses Kleid soll bis morgen fertig sein9) ( yardımına koşmak)birinin imdadına \yetişmek jdm zu Hilfe eilen [o kommen]hızır gibi \yetişmek herbeieilen, als rettender Engel kommen
См. также в других словарях:
engel olmak — önlemek, geciktirmek Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
engel — is. 1) Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap Bürokratik engelleri ortadan kaldıracak bir formül aradık ve bulduk. H. Taner 2) Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köstek olmak — engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
engel tanımamak — her türlü zorluğa karşın başarılı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmetine mâni olmak — kazancına veya evlenmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına bağ olmak — birinin bulunduğu yerden ayrılmasına veya yaptığı işi sürdürmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli kolu bağlı kalmak (veya durmak veya olmak) — bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek Diplomatlarımıza, büyükelçilik ve temsilcilik binalarımıza, tankerlerimize yapılan saldırılara karşı elimiz kolumuz bağlı duruyoruz. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağını bağlamak — engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrük koymak — engel olmak, kısıtlamak Yalnız hareketlerime değil, sözlerime de gümrük koyacak. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ket vurmak — engel olmak, güçleştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mümanaat etmek — engel olmak, karşı koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük